“`html
Onur Çalı’nın Yeni Kitabı “Kırkikindi” Raflarda
Dijital edebiyat dünyasının önde gelen isimlerinden olan Parşömen dergisinin kurucusu Onur Çalı, sadece öyküleriyle değil, aynı zamanda denemeleriyle de tanınan bir yazardır. Kırk yaşına adanan dokuzuncu eseri “Kırkikindi”, Sia Kitap etiketiyle geçtiğimiz günlerde okuyucularla buluştu.
Bu vesileyle Onur Çalı ile yaptığımız söyleşiyi sizler için derledik.
‘Kırk Yaş, Gençlik ve Olgunluk Dönemidir’
“Kırkikindi” nasıl bir süreçte oluşturuldu?

Yazma alışkanlığım düzenli. Parşömen’de yayımladığım “Dünlük”lerin devamı niteliğinde de olan “Kırkikindi”, bu bağlamda ortaya çıktı. Yazmak benim için büyük bir tutku; yaşananları başkaları ile paylaşma isteği her zaman var. Bu eser, dokuzuncu kitabım olmasına rağmen, içerik itibarıyla en taze yazarıklarım arasında yer alıyor.
“Kırkikindi” adını verdiğiniz bu kitap, kırkıncı yaşınıza ithaf edilmiş. Kırk yılın sizde bıraktığı izler neler?
Kırk sayısı birçok kültürde ve mitolojide önemli bir yere sahip. Bu nedenle kitabımı, kendi kırk yaşıma bir hediye olarak düşünerek yazdım. Gülten Akın’ın sözleriyle ifade ettiğimde: “Sonra işte yaşlandım” ama onun da dediği gibi, “Dünya, onunla ben, ikimiz / Çok genciz, daha çok genciz.” Kırk yaş, gençlik ve olgunluğun iç içe geçtiği bir dönem. Kurdige sağduyuma göre, genç yaş ile yaşlılığın arasında bir köprü niteliğinde.
‘Yazar İlişkileri ve Edebiyat Polemikleri’
Kitabınızdaki denemelerden biri, Salâh Birsel ile Sait Faik arasındaki gerilimi ele alıyor. Bu tür yazar çekişmeleri hakkında neler düşünüyorsunuz?
Aynı dönemde eser veren yazarların ilişkileri her zaman ilginçtir. Onlar arasında övgü, tutum belirleme, saplantı, yeniden barışma ve daha birçok durum söz konusu olabilir. Bu, sanki bir absürt komedi filmine dönüşecek türden. Çünkü sonuçta, yazarlar da insan, kıskançlık gibi duygular edebiyat ortamında da ortaya çıkar. Sürtüşmeler, abartılı boyutlara ulaşmadığı sürece bu işin bir parçası denebilir.
Türk edebiyatı; polemikler, çekişmeler ve yazar kavgalarıyla doludur. Bu durum, dünya edebiyatında da karşımıza çıkar. Pablo Neruda’nın Borges ile ilgili söylemlerine göz atarsak: “Herkes Borges ile tartışmamı isterken, onunla tartışacak değilim…” derken edebi rekabetin doğasına dair önemli bir noktaya parmak basmıştır.
“Aylak Okurluk Bildirgesi” nasıl ortaya çıktı?
Bir okur olmadan yazmak mümkün müdür? Bence değil. Okurların kendi zevklerine göre okuyacakları metinler seçebilmesi önemlidir. Popüler kültürdeki bazı gereksiz içeriklerle karşı karşıya kalıyoruz ama her birey biricik olduğundan okur ve yazar olarak kendimizi ifade etme biçimimiz de farklı. “Aylak Okurluk Bildirgesi,” insanların okuma alışkanlıklarına dair eğlenceli bir dille kaleme aldım. Tepkiler olumlu olunca amacımda bir nebze de olsa başarılı oldum demektir.
‘Dünyanın Gerçekleri ve Yazmanın Zorluğu’
İçinde bulunduğumuz dünyanın olayları hakkında yazmak bazen zorlayıcı oluyor. Gazze’de bir çocuğun helikopterden atılan gıda paketinin başına düşerek yaşamını yitirmesi, bunun en trajik örneklerinden biri. Aslında kâbus gibi bir gerçeklikte yaşıyoruz; savaşlar, adaletsizlik ve yoksulluk her gün gözler önünde.
Borges’ten alıntı yaptığınız bir cümle var: “Yazma işine girişip de bir başkasına dönüşmeyen yoktur.” Yazmanın cüretkâr bir eylem olduğunu düşünüyor musunuz?
Kesinlikle evet. Mükemmel metinler yazan birçok yazar varken, ortaya çıkıp “Ben de buradayım” demek cesaret istiyor. Yazmak egoistçe görünebilir ama bu süreçte tevazu göstermek de bir o kadar önemli. Kendimizi bilmek, yazma eyleminde dengeyi tutmak için kritiktir.
‘Deneme Yazarlığına Genel Bakış’
Deneme yazarlığı ve okurluğu hakkında neler söylemek istersiniz?
Türkiye’de deneme okurlarının sayısı sınırlı. Ancak bunun yanında roman ve öykü okurlarının durumunu da sorgulamak gerekiyor. Ülkemizde edebiyat; sosyal ve kültürel meseleler karşısında kaygılı. Deneme, kendi içinde derin bir hazinelik barındırarak okurlarına ulaşmayı bekliyor. Yine de deneme yazmaya ve okumaya devam etmek son derece zevkli bir eylem.
‘Parşömen Dergisi ve Gelecek Planları’
Kurucusu olduğunuz Parşömen dergisi 18 yaşına girdi. Bu süreçle ilgili neler söylemek istersiniz?
Parşömen, yeni yazarların eserlerine fırsat veren bir platform oldu. Kendimi maddi kazanç beklentisi olmadan, sadece kaliteli metinler yayımlamak adına bu işe adamış durumdayım. Geçmişe baktığımda, bu hedefime ulaşmış olduğumu görmek beni mutlu ediyor.
Son olarak, Onur Çalı’nın yeni projeleri neler?
Şu an, okuyup yazmaya devam ediyorum. Aylak bir okur olarak, bu yıl daha fazla roman okuyarak farklı anlatı yapısını incelemeyi hedefliyorum.
“`
More Stories
Medreseleşen eğitim sistemi: Türkiye’nin beka sorunudur!
Kral Kaybederse dizisi hakkında merak edilenler
Yarıyıl bitti, ders zili çaldı: Bundan sonraki ilk tatil ne zaman?