Gülsen Solaker
AKP’nin yerel seçimde İstanbul adayı olarak gösterdiği eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ile İstanbul Büyükşehir (İBB) Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu arasındaki yarışta son yapılan kamuoyu araştırmaları İmamoğlu’ndan yana. Aralık ayında Kurum’un aday olarak ismi henüz resmen açıklanmadan önce yapılan çeşitli anketlerin pek çoğunda İmamoğlu önde görünürken Kurum ile aralarındaki farkın önemli oranda olduğu gözleniyor.
MetroPOLL Araştırma’nın aralık ayı İstanbul anketinde İmamoğlu yüzde 48.2, Kurum ise yüzde 33.9 oy alıyor. Fikri sorulan seçmenlerin yüzde 17.9’u “fikrim yok” derken İYİ Partililerin 84.2’si, DEM Partililerin yüzde 75’i İmamoğlu’na, İYİ Partililerin yüzde 6.1, DEM Partililerin yüzde 2.7’si Kurum’a oy vereceğini belirtiyor.
Ancak İYİ Parti ve DEM Parti’nin göstereceği adaylar ve izleyecekleri tutumun seçim sonucunu önemli oranda etkileyebilecek faktörler olarak görülüyor. Ayrıca pek çok siyaset bilimci İmamoğlu’nun gerçek rakibinin Kurum değil Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın kendisi olduğunu düşünüyor.
Peki bu koşullar altında İstanbul’daki yarış nasıl geçecek? Kurum, İmamoğlu’nu geride bırakabilir mi? İmamoğlu’nun seçimi kazanmak hangi avantajlara sahip.
“Eşitler arası bir seçim olmayacak”
MetroPOLL Başkanı Özer Sencar, öncelikle Erdoğan’ın bu kez aday bulmakta çok zorlandığını, çünkü “yetkin isim” havuzunun artık tükendiğini söylüyor:
“Kurum, polemiğe girmeyen, aşırı bir öfkesi ya da ifadeleri olmayan bir yapıda. Bu özellikleri ile insanları rahatsız edecek üslubu yok ama lider özelliği de yok. Çünkü liderler bazen kızar, bazen öfkelenir, bazen de çok yumuşak olurlar. İmamoğlu’nun ise lider özelliği var. Bu nedenle bu seçim eşitler arası bir seçim olmayacak.”
Sencar bu nedenle pek çok siyaset bilimcinin dikkat çektiği gibi İmamoğlu’nun gerçek rakibinin Kurum değil Erdoğan’ın kendisi olduğunu düşünüyor.
PanoramaTR Araştırma Direktörü Osman Sert de hem Erdoğan gibi bir siyasetçinin hem de AKP ile MHP kadrolarının arkasında olmasını Kurum için bir avantaj olarak görüyor, siyasi açıdan eksik olduğu noktaları ise Erdoğan’ın dolduracağını öngörüyor.
Sert, “Kurum genel profil itibariyle İmamoğlu’na kıyasla çok güçlü bir siyasal dile sahip olan, karar verici bir aktör değil. Belki de Erdoğan zaten karar verici ve belirleyici bir aktör istemiyordu” derken sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Erdoğan kendisinden başka güçlü siyasal figürler istemiyor, partide de kabinede de istemiyor, belediye başkanlıklarında da. Dolayısıyla meseleyi sadece Murat Kurum’a indirgemek Erdoğan’ın siyaset anlayışıyla ilgili süreci sınırlamak anlamına gelir. Erdoğan ‘partide siyaseti ben yapıyorum, siz işinizi yapın’ diye bakıyor. İstanbul adayını da bence bunu düşünerek seçti.”
Bakanlık ve Emlak Konut icraatları
Kurum’un beş yılı bakanlık ve 9 yılı da Emlak Konut olmak üzere son 15 yılda şehirleşmede etkin olduğu politikalar ise eleştirilerin odağında.
Erdoğan 2017’de yaptığı bir açıklamada kendisinin de büyükşehir belediye başkanlığı yaptığı İstanbul’un kadim bir şehir olduğunu ifade etmiş, “Biz bu şehrin kıymetini bilmedik, biz bu şehre ihanet ettik, hala da ihanet ediyoruz, ben de bundan sorumluyum” demişti.
Kurum’un Emlak Konut ve bakanlık dönemindeki icraatlarının bundan sonra daha çok gündeme geleceğine ve kendisi için bir bagaj oluşturabileceğine dikkat çeken Sencar, “Kentsel dönüşüm uzmanı deniyor ama belediye başkanının kentsel dönüşüm uzmanı olması gerekmez. Bunu mühendisler yapar, o karar verir. Dolayısıyla hem siyaseten hem teknik olarak çok önde gelen bir özelliği yok” yorumunu yapıyor.
Kurum’un bakanlık döneminde Türkiye tarihinin en büyük depremi olan 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinin gerçekleşmesi ve çok yüksek sayıda binanın yıkılarak büyük sayıda can kaybı verilmesi AKP hükümetlerinin son 21 yıldaki şehirleşme ve imar afları politikalarını da gündeme getirmişti.
DEM Parti ve İYİ Parti ne yapacak?
İstanbul’daki yarışta sonucu etkileme potansiyeli yüksek olan iki diğer önemli faktör ise DEM Parti ile İYİ Parti’nin aday çıkartıp çıkartmayacağı, çıkartırlarsa yüksek profilli bir isim olup olmayacağı ve bu partilerin nasıl bir performans gösterecekleri olacak.
Cumhur İttifakı bileşenleri İstanbul dahil 30 büyükşehir ve 29 ilde iş birliği yapma kararı alırken 14 Mayıs seçim yenilgisinin ardından Millet İttifakı dağılmış, DEM Parti de 2019’daki “iktidara kaybettirme” politikasından vazgeçmişti. 14 Mayıs seçimlerinde 1,5 milyon oy ile beş milletvekili çıkartarak 21 yıl sonra TBMM’ye giren Yeniden Refah Partisi’nin (YRP) ise Cumhur İttifakı’na destek verip vermeyeceği henüz netleşmedi. YRP’nin İstanbul’da yüzde 2-3 oranında oy potansiyeli olduğu düşünülüyor.
DEM Parti henüz bir aday ismi telaffuz etmedi, İYİ Parti için ise İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu’nun ismi sıklıkla dillendiriliyor.
İmamoğlu’nun Kurum’un arkasındaki gibi bir siyasi destekten mahrum bir şekilde ortaya çıkacağına işaret eden Sert, “CHP’nin katkısı var ama ortada ittifak olarak zayıf bir yapı bulunuyor muhalefette” hatırlatması yapıyor.
Sert, İstanbul’daki sonucun gerek tüm Türkiye gerekse İmamoğlu’nun siyasi kariyeri için yerel seçimi aşan önemine de dikkat çekiyor:
“Konya’daki AK Partili, İzmir’deki CHP’li ya da Diyarbakır’daki DEM Partili 1 Nisan sabahı seçimleri kazanıp kazanmadığına biraz da İstanbul sonucuna bakarak karar verecek.”
2019 seçim sonuçlarındaki matematik ne gösteriyor?
31 Mart 2019 seçiminde İmamoğlu yüzde 48,79 oy alırken Binali Yıldırım yüzde 48,63’de kalmıştı. Aradaki fark sadece 13 bin 729 idi.
23 Haziran’da yenilenen seçimde ise İmamoğlu yüzde 54,21; Binali Yıldırım ise yüzde 44,99 oy alırken, fark 777 bine çıkmıştı.
Sencar, İmamoğlu’nun aldığı 54 puan içinde HDP’den gelen yaklaşık yüzde 12 ve İYİ Parti’den gelen yüzde 6-7 arasında oy bulunduğunu belirterek bu iki oran toplandığında kaba bir hesapla yüzde 18 civarında bir oyun şu anda ne kadarının yeniden İmamoğlu’na oy vereceğinin bilinemediğini söylüyor.
DEM Parti’nin aday çıkartıp çıkartmayacağı ve bu ismin güçlü profilli olup olmayacağının parti aidiyeti yüksek olan Kürt seçmenler için önemli olacağını belirten Sencar, diğer taraftan İYİ Parti seçmenlerinin büyük bir kısmının yine İmamoğlu’na vermesini bekliyor, ancak yüzde 1-2 oranındaki bir kaybın bile önemli olacağını vurguluyor.
Sencar’ın dikkat çektiği ve çoğu kişi tarafından kaçırıldığını söylediği bir diğer belirleyici faktör ise 2019’da İmamoğlu’na oy veren AKP ve MHP seçmenleri. Sencar bu faktörü şöyle anlatıyor:
“İmamoğlu’na oy verenlerin 6 puanı AK Parti ve MHP’den geliyordu. Bir kısım AK Partililer de sandığa gitmemişti kızgınlıkla, çünkü seçim iptal edilmişti vs. Şimdi ise böyle bir faktör yok. Dolayısıyla İmamoğlu’na gelecek AK Partili sayısı o zamanki kadar yüksek olmayabilir.”
Sencar, her ne kadar tek başına Kurum karşısında güçlü profilli bir aday olarak öne çıksa da tüm bu faktörler, yani DEM Parti ve İYİ Parti’nin olası tutumları ile AKP-MHP seçmenlerinin oy verip vermeyeceği bir araya geldiğinde İmamoğlu için seçimi garanti görmüyor.
Bu arada İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu bugünkü basın toplantısında Kurum’un aday gösterilmesi ile ilgili soru üzerine “İstanbul adayımızı açıkladıktan sonra Türkiye’de olduğu gibi İstanbulumuzda da çok güzel bir rekabet olacak” yanıtını verdi.