Uğur, önerinin trafik sigortasının üretim ayağındaki tıkanmanın aşılmasına yardımcı olacağını belirterek, “Bu öneriyi hayata geçirmek için tüm sektör paydaşları üzerine düşen rolü en hızlı şekilde gerçekleştirme çabasında olmalı” dedi.
Sürecin müşterilerin, acentelerin, sigorta şirketlerinin lehine olacağını, ihtiyaç duyulan kaynağın sektör paydaşları tarafından ayrılması gerektiğini ifade eden Uğur, şunları söyledi: “Sistemden; acentelerin sadece kendi şirketlerinden değil tüm şirketlerden teklif alabilmesine dayandığı, ilk etapta acentenin çalıştığı şirketler üzerinden teklif isteyeceği ve hiçbir şirketin teklif vermemesi durumunda Trafik Operasyon Merkezi’ne üye şirketlerden teklif alma süreçlerinin işletileceği anlaşılıyor. Merkeze, trafik ruhsatı olan şirketler üye olacak. Tüm şirketlerden teklif alma imkânı olacak, ancak hiç teklif veren olmaması durumunda, poliçe bir önceki yıl yapıldığı şirket üzerinden havuza devredilecek. Sistemin geçmişte havuza devredilenler de dahil tüm araç grubu ve basamaklara yaygınlaştırılması ve makul bir tavan fiyat uygulaması ile birlikte serbest rekabet ortamında havuzun toplam içindeki payının uzun vadede yüzde 3’ler seviyesi hedeflenerek sektördeki paydaşların kazanacağı bir ortamın oluşturulabileceğine inanıyoruz.”
Uğur, sadece en riskli grupta yer alan ve hiçbir şirketin teklif vermek istemediği yüksek riskli grubun havuza devredilmesi gerektiğine dikkat çekerek, “Bu poliçelerin, örneğin toplam poliçe adedinin yüzde 3’ü gibi bir maksimum oranı aşmaması sistemden beklenen toplumsal faydanın maksimize edilmesi için kritik öneme sahip. Tavan fiyatın piyasa koşullarıyla uyumlu gerçekçi bir düzeyde belirlenmemesi durumunda şirketler yeterli oranda teklif vermeyeceği için havuza giden poliçe oranı yüksek düzeylere çıkacak. Bu ise trafik sigortasının maliyetini topluma yıkmak anlamına gelecek ve doğru bir çözüm olmayacak” dedi.
